Sözcükten Anlam Olayları Konu Anlatımı
A. Ad Aktarması (Mecazımürsel)
Bir sözün benzetme amacı güdülmeksizin aralarındaki ilişkiden dolayı başka bir sözcüğün yerine kullanılmasıdır.
1. Parça-Bütün / Bütün-Parça İlişkisi
- Dikkatli iki kulak (insan) beni dinliyordu.
- Camı (pencereyi) kapamayı unutma.
- Karşıdaki apartmanda (dairede) oturuyorduk.
2. İç-Dış / Dış-İç İlişkisi
- Ayaklarını (ayakkabı) dışarıda çıkarma.
- Ocağın üstündeki tencere (yemek) kaynıyordu.
- Yemek yaptığı sırada tüp (gaz) bitmişti.
3. Sanatçı-Eser İlişkisi
- Her gece Orhan Veli'yi (şiirlerini) okurdu.
- Ahmet Ümit'i (eserlerini) okumaktan büyük keyif alıyordu.
4. Yer-İnsan İlişkisi
- Yarın akşam için evden (aileden) izin almalıyım.
- İstanbul (halk) tepkisini göstermek için sokaklardaydı.
- Bu şehir (şehirdeki insanlar) geçimini hayvancılıktan sağlıyorlar.
5. Kullanılan Alet-İnsan İlişkisi
- Son sayımızda genç kalemlere (yazarlara) yer verdik.
- Ünlü eldiven (boksör), rakibini yenerek yine şampiyon oldu.
- Raketlerimiz (tenisçilerimiz) şampiyonada yine başarısız oldular.
6. Soyut-Somut İlişkisi
- Evde iki can (eş ve çocuk) onun eline bakıyordu.
B. Anlam Aktarması (Deyim Aktarması)
Benzetme amacı güdülerek bir sözcüğün yerine başka bir sözcüğün kullanılmasıdır.
1. İnsandan Doğaya Aktarma (Kişileştirme)
- Üzgün yollar yine karanlığa gömülmüştü.
- Çiçekler toprağını çok sevmişti.
- Kuşlar ağaçlarda şakalaşıyorlardı kendi aralarında.
- Zaman yine insanlara oyun oynuyordu kendince.
2. Doğadan İnsan Aktarma
Doğaya ait özelliklerin insan aktarılmasına doğadan insana aktarma denir.
- Soğuk bir insan olduğu için insanlarla ilişkisi kötüydü.
- Adam dün yine evde kükrüyordu.
- Bu sözleri duyunca sinirden köpürmüştü.
- Yumuşak bir yüzü olduğundan dolayı sürekli kandırılıyordu.
3. Doğadan Doğaya Aktarma
Doğaya özgü özelliklerin, doğadaki varlıklara aktarılmasına doğadan doğaya aktarma denir.
- Hafif bir rüzgar okşuyordu saçlarını.
- Deniz iki gündür kudurmuş bir durumdaydı.
- Kuşlar bile kükrüyordu bu acı olay karşısında.
- Ağaçların kanatları altında büyük bir huzur bulmuştu yaşlı adam.
4. Duyular Arası (Duyudan Duyuya) Aktarma
Herhangi bir duyuya ait bir özelliği başka bir duyuya aktarılmasına duyudan duyuya aktarma denir.
- Tatlı sesiyle insanları büyülemişti genç sanatçı.
- Akşam patron sert bir konuşma yapmıştı.
- Yumuşak bakışlarıyla insanların güvenini kazanmıştı.
- Ekşi yüzüyle ortamın havasını bozmuştu.
C. Dolaylama
Bir sözcükle anlatılabilecek bir kavramı ya da varlığın anlamını güzelleştirmek ve pekiştirmek amacıyla birden fazla sözcükle sanatlı bir üslupla anlatılmasına dolaylama denir.
|
İstanbul silah sinema eş Atatürk Kıbrıs turizm aslan |
yedi tepeli şehir delikli demir beyaz perde hayat arkadaşı Ulu Önder yavru vatan bacasız sanayi ormanlar kralı |
D. Güzel Adlandırma
Söylendiğinde insan üzerinde korku, üzüntü gibi kötü duygular uyandıracak varlıkların, kavramların, durumların anlamlarını güzelleştirmek için birden fazla sözcükle ifade edilmesine güzel adlandırma denir.
|
şişman baykuş verem ölüm cin tuvalet |
balık etli hayırlı kuş ince hastalık Hakk'ın rahmetine kavuşmak üç harfli ayak yolu |
E. Dokundurma (Tariz)
İğnelemek, alay etmek, sitem ve şikayette bulunmak için bir sözcüğün, karşıtını düşündürecek şekilde kullanılmasına dokundurma denir.
- O kadar itibarlı ki kimse ona borç vermez
- Bu kolay sorular hepimizi terletti.
- Yazın o kadar güzel ki iki kişi zor okuduk.
F. Kinaye (Değinmece)
Bir sözün hem gerçek hem de mecaz anlama gelecek şekilde kullanılmasın kinaye denir.
- Yeni gelen personel bu yükü taşıyabilecek gibi görünmüyor.
- Dağ başından duman eksik olmaz.
G. Mübalağa (Abartma)
Bir durumu olduğundan daha büyük ya da daha küçük gösterme sanatıdır.
- Avuç içi kadar yere yirmi, beş kişi oturduk.